Davutoğlu'ndan KPSS Açıklaması

Başbakan Ahmet Davutoğlu Kpss’ye ilişkin açıklamalarda bulundu. Yaptığı açıklama ile herkesi şaşırtan Davutoğlu Kpss için ne dedi? İşte Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıklamaları;

Kendi mesleki kimliğine atıfta bulunmak istediğini belirten Davutoğlu; sınavların objektif biçimde yapılmasının bir öğretim üyesinin en büyük ahlaki kriteri olduğunu belirtti. Bir kişiden hırsızlık yapmanın 77 milyon kişinin hakkını yemek olduğunu söyleye Davutoğlu, “Eğer bunu KPSS gibi bir sınavda yapıyorsanız milyonlarca insanın hakkını gasp etmiş olursunuz” dedi. Bundan önceki sınavlarda böyle bir şey yapılmışsa acımasızca üzerine gitmek gerekir diyen Ahmet Davutoğlu, bu verilerin üzerine gideceklerini açıkladı. Kişilerin siyasi görüşü fark etmeksizin hakkının aranması gerektiğine değinen Davutoğlu “eğer girilen bir sınavda birinin lehine birinin aleyhine bir durum oluşmuşsa bunun hesabını soracaksınız” diyerek sözlerini tamamladı.

Ahmet Davutoğlu, NTV'de Oğuz Haksever'in sorularını cevapladı. Özellikle Avrupa'da Türkiye'deki basın özgürlüğünün eleştirildiğini; bunları söyleyenlerin gerçeği bilmediğini söyleyen Davutoğlu, halen cezaevlerinde 7 gazetecinin tutuklu olmasına rağmen bu sayının abartılarak aktarıldığını ifade etti. Tutuklu gazetecilerin tamamının AK Parti hükümetleri öncesi cezaevine girdiğini söyleyen Davutoğlu, bu isimlerin tamamı da gazetecilik faaliyetleri nedeniyle cezaevinde bulunmadığını anlattı. Davutoğlu şunları söyledi;

Türkiye'de basın özgürlüğü meselesi açılmadı. Aynı saatlerde Avrupa Parlemantosu'nun toplantısı vardı ve dışarıda konuşuldu. Orada açıkça sordum Türkiye'de kaç tane basın mensupu tutukludur? Eminim orada oy kullananlar bunları bilmiyordur. Türkiye'de tutuklu gazeteci listesinde 10 tutuklu gazeteci vardır ve bunlardan üçü daha önce serbest bırakılmıştır. Geriye kalan 7 gazetecinin neden tutuklandığını birer birer saydım. Bir tanesi bir bayan silah kullanmak ve banka soymaktan tutuklu. Bu tutuklu gazetecilerin tamamı bizim hükümetlerimizin döneminde tutuklanmamıştır. Öyle gösteriliyor ki Türkiye'de yüzlerce basın mensubu tutuklu gibi bir algı yaratıyorlar. Türkiye'de binlerce yayın organı var. Türkiye'de en çok satan gazetelerin en az 3-4 tanesi hükümete muhalif gazetedir. Bugün çok sert muhalefet yürütüyorlar. "TAZMİNATA MAHKUM OLDULAR" Benim istanbul'daki kendi şahsi, siyasete girmeden önce yaptırdığım bir ev var. Yanındaki sitenin içine OBA helikopterinin inmesi için ağaçların kesilerek pist yapıldığına ilişkin bir sayfa haber var. Benim ne o siteyle ilgili bir alakam var, ne helikopter pisti var, ne de böyle bir talebim var. Mahkeme bu yayın kuruluşunu tazminata mahkum etti. Tüm bunlar olurken Türkiye'de her an basına baskı var gibi bir algı yaratılıyor. Bunları burada söylediğimde, dışarıda kimse bilmiyor. Ben akademisyen olarak ilk olarak düşünce özgürlüğü tarafındayım. "EĞER HAKARET EDİLİRSE..." Bizim tüm meselemiz türkiye olarak belli standartlarla anlaşmamız. Kıyasıya eleştirelim ama hakaret etmeyelim. Eğer hakaret edilirse buna karşı bir tutum almak bizim sorumluluğumuzdur. "NETANYAHU'YA BUNU SORMAK HAKKIMIZ" Afyon'da 12-13 yaşlarında bir kız çocuğunu ziyaret ettim. Eğer Türkiye'de ameliyat olmasaydı belki de kör olabilirdi. O çocuğun ne suçu var yüzyıllardır ataları orada yaşıyor diye. Şimdi tüm bunları örteceksiniz sonra Paris'te barış için yürüyeceksiniz. Bu iki yüzlülüğe tepki göstermemiz gayet normaldir. Burada dikkat edin Netanyahu, bütün dünya liderlerini Cumhurbaşkanımızı ve bana tepki göstermeye çağırdı. Ama yanlız kaldı, kimse destek olmadı. Bu çoğrafyanın gereği neyse onu yaptık, yapmaya devam edeceğiz. Bunu da Netanyahu'ya sormayacağız. Bizim tututumuzu herhangi bir yerden test etmeye gerek duymayız. Gereği neyse onu yaparız. KPSS İDDALARI Mesleki kimliğime atıfta bulunmak zorundayım. Bir öğretim üyesinin, en büyük ahlaki kriter sınavların objektif biçimde yapılmasıdır. Bir kişiden hırsızlık yaparsanız, eğer vergi kaçakçılığı yaparsanız 77 milyonun hakkını çalmış olursunuz. KPSS gibi bir sınavda yapıyorsanız milyonlarca insanın hakkını gasp etmiş olursunuz. Eğer yapılmışsa böyle bir şey acımasızca üzerine gideceksiniz. Tüm bu verilerin üzerine gidilecek. Hangi siyasi görüşe, neye kendini ait hissederse hissetsin eğer girilen bir sınavda birinin lehine birinin aleyhine bir durum oluşmuşsa bunun hesabını soracaksınız. Bana sunulan verilerden, çok ciddi şeyler var ortada. HRANT DİNK CİNAYETİ Hrant Dink benim yakından tanıdığım ve saygı duyduğum bir isimdi. Katledildiği günü bugün gibi hatırlıyorum. Olayı duyduğumda ben başdanışmandım. Duyduğumda her ikisini de aradım ve diasporayı buraya davet edilmesini önerdim ve geldiler de. Buraya geldiler ve bazı önyargılarını ortadan kaldırmıştık. Kim olursa olsun bir vatandaşın cinayeti aydınlatılması devletin görevidir. Bu bakımdan, bu araştırmayı yürüten yargı sistemi ve diğer birimlerin eli tamamen serbettir. Objektif biçimde yapacaklardır. Ne gerekiyorsa yapılacak. Hrant Dink sembolik olarak önemlidir; ancak herhangi bir vatandaşın da başına böyle bir şey gelse aydınlatılmak zorundayız. FETHULLAH GÜLEN'İN İDDİASI Türkiye bir hukuk devleti, Amerika'da bir hukuk devleti. Bu iki devlet arasında hukuki bazı anlaşmalar var. Fethullah Gülen dahil herhangi bir vatandaş için ne yapılıyorsa nasıl bir hukuki yol izleniyorsa o izlenmiştir. Türkiye de Amerika'dan bu konuda herhangi bir vatandaş için ne bekliyorsa onu bekleyecektir. "ERDOĞAN'IN BAKANLAR KURULU'NA BAŞKANLIK ETMESİ" Ben herşeye ilkesel bakarım. Anayasa açık biçimde Cumhurbaşkanı gerek görürse Bakanlar Kurulu'nu toplar der. Bu ilk kez de olmuyor. Sayın Gül ve Sezer dışında hemen hemen tüm Cumhurbaşkanları yapmıştır. Geçtiğimiz hafta MHP lideri de beni tahrik etmeye çalıştı. Kendisine Sayın Demirel ile çekilmiş bir kabine toplantısı var. Bunu rejim değişikliği gibi adlandırmak küçük ayak oyunlarıdır. Benimle Sayın Cumhurbaşkanı arasında da herhangi bir sorun yoktur. Bunu vefa dersiniz başka şey dersiniz ama böyle bir şey dediğim gibi küçük ayak oyunlarıdır."

Editör: TE Bilisim