İş yerinde iki tür davranış sergileyebiliriz. Bunlardan biri güvenli bir duruş diğeri ise güvensiz bir duruş olmaktadır. Eğer biz kendimizden emin ve güvenli bir duruş sergilersek insanların da saygısını ve güvenini kazanabiliriz.

İş yerinde iki tür davranış sergileyebiliriz. Bunlardan biri güvenli bir duruş diğeri ise güvensiz bir duruş olmaktadır. Eğer biz kendimizden emin ve güvenli bir duruş sergilersek insanların da saygısını ve güvenini kazanabiliriz. Ama biz ne kadar güvensiz, çekingen ve kendi içine kapanık bir tutum içerisine girersek insanların da bize davranışı bu şekilde olur. Yani iş yerinde biz kendimizi nasıl görüyorsak insanlar da bizi o şekilde görecektir.

Eğer biz dik bir duuş sergiliyorsak, ellerimiz açık, pozisyonumuz açık, başımız yatık ve yüzümüzde bir tebessüm var ise bu karşı tarafa olan ilgimizi ve güvenimizi gösterir. Herşeyden önce kendimize duyduğumuz uyum ve güveni gösterir. Bu sayede karşı taraf da bize bu şekilde yaklaşır. Ama biz kendi içimize kapanık ve küçük hedefli biri gibi davranırsak herşeyden evvel görünmemeye çalışırsak bu insanların da bizi bu şekilde algılamasına neden olur.
Beden dilinde alan demek güç demektir. Yani bir kişi ne kadar geniş bir alana sahipse o kadar geniş bir gücü ve otoriteyi temsil ediyordur. İş hayatında da en üst düzeydeki yöneticiler ve çalışanlar arasında da böyle bir durum söz konusudur. Bu alanın çapı yukarıda çok daha geniştir ve aşağılara indikçe bu çaplar da küçülecektir. Eğer bir yöneticinin sahip olduğu alan altında çalışan kişi tarafından ihlal ediliyorsa bu karşı taraf için bir tehdittir. Yani alanı ihlal edilmiş olan kişi bunu bir tehlike olarak algılar ve bir karşılık vermek ister. Böyle durumlarda her zaman yönetici ile iletişimde olduğumuzu gösterecek tarzda bir beden dili sergilemek gerekir. Karşımızdaki kişinin gücünü ve otoritesini tanımadığımızı gösterecek tarzda bedenin başka bir tarafa dönmesi de başka bir tehdit nedenidir.