Kendimizi kandırmanın hiçbir anlamı yok. Bu ülkenin böyle giderse ne bilim toplumu ne de refah toplumu olacağı da yok. İnsan kaynaklarımızı bu konuda da tıpkı ekonomide olduğu gibi savurgan kullanıyoruz.

İnsan Gücü Planlaması Nedir Neden Ülkemizde Yapılmıyor

Genç nüfus bizim en büyük zenginliğimiz. Eğer bizim ülkemizde gençler bir maden durumundaysa, eğer onların ülkemize bir değer katacağını düşünüyorsak, onları doğru alanlara yönlendirmeliyiz. Eğitilmiş insan gücü bizim en büyük zenginliğimiz. Bu boşuna söylenmiş bir laf değil. Farkındaysanız iyi bir eğitim yapısı olan ülkelerde eğer insan gücü planlaması da iyi yapılıyorsa bu ülkelerin dünya bilimine katkısı da büyük oluyor. Refah toplumu olmak için de bilime en fazla katkı sağlayan ülke olmak gerekiyor.

Bizim ülkemizde bilim ve insan gücü planlama ya da eğitim planlaması maalesef yok. Bunu anlamak için öğretmen açığına ve atanamayan öğretmenlere bakmak yeterli. Çünkü öğretmen açığımız olmasına rağmen yüz binlerce de öğretmen açığımız var. Bunu şu açıdan da değerlendirebiliiz. Öğretmen yetiştiriyoruz ama bu öğretmenlerin bir çoğu açık olmayan alandan yetişiyor. Gelişmiş ülkelerde on binin üzerinde olan Tanımlanmış ve eğitimi yapılan meslek çeşitliliği bizde 900 civarında. Bu konuda başka bir veriye bakacak olursak üniversite mezunlarının neredeyse üçte ikisi ne yazık ki üçte ikisi eğitim aldıkları alanda değil başka bir alanda çalışıyor. Kendi alananda çalışanların sayısı ise ne yazık ki yüzde otuzun altında. Gençler sürekli bir sınava giriyor ama bu sınavların sonunda elde var yine sıfır. Üstelik son ortaya çıkan olayların ardından bu sınavlara güvenmek de mümkün değil. Soruların sızdığı TÜBİTAK tarafından açıklandı. Peki bu öğrencilerin, gençlerin verdiği emekler ne olacak? İşin daha da kötüsü sürdürülebilirliği hiçbir konuda yakalayamıyoruz. Yaklaşan seçimlede en azından bir parti de çıkıp demiyor ki gençler en büyük projem siz olacaksınız.