Özgecan Aslan'ın katili Suphi Altındöken'i öldüren mahkumun infaz memurunu rehin alıp cinayeti işlediği ortaya çıktı. İşte detaylar.


Özgecan Aslan'ın katili Suphi Altındöken'in öldürülmesiyle ilgili bir numaralı şüpheli 50 yıla hükümlü olan ve 'suç makinesi' olarak tanınan Gültekin Alan'ın infaz koruma memurunu 2.5 saat rehin aldığı, baba ve oğlunun hastaneye sevkinin ise tehditleri nedeniyle geciktiği iddialar edilmişti. Alan’ın, infaz koruma mumurunu rehin aldığı, kapıyı açtırdıktan sonra 13 saniyede Ahmet Suphi ile babası Necmettin Altındöken’i vurduğu belirlendi. Alan'ın, Tokat çevresinde 'Kızılırmak mafyası' olarak bilindiği de iddialar arasında.

Doğan Haber Ajansı’nın haberine göre, üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ı evine gitmek üzere bindiği minibüste tecavüze yeltenip katleden minibüs şoförü Ahmet Suphi Altındöken’in tutulduğu yüksek güvenlikli cezaevinde tabancayla öldürülmesi, suç ortağı babası Necmittin Altındöken’in de yaralanmasıyla ilgili soruşturma ve inceleme, bakanlık müfettişleri ve savcılıkça sürdürülüyor. Özgecan’ın katilinin cenazesi ise defnedilemeyince şu an için ortada kaldı. Yüksek güvenlikli F Tipi Adana Kürkçüler Cezaevi’nde dünkü cinayetle ilgili 7 Cumhuriyet Savcısı ve 2 bakanlık müfettişi soruşturmayı sürdürüyor.

Tabancayı kim sağladı?

50 yıla hükümlü ve 10 yıldır Adana Cezaevi’nde bulunan ’suç makinası’ olarak tanınan Gültekin Alan cinayetin şüphelisi. A.G. adlı bir mahkumun da tabancanın sağlanmasıyla ilgisi bulunduğu ileri sürülüyor. Sorgulanan şüphelilerin tabancayı tuvalette buldukları iddiasını inandırıcı bulmayan soruşturma ekibi, mahkumların yanı sıra cezaevi görevlilerinin tümünün de sabaha kadar ifadesini aldı, dışarı çıkmalarına izin verilmedi

14 ay önce Adana’ya nakledildi

Baba ve oğulun cezaevinde vurulması ile ilgili ayrıntılar, ifadelerin alınması ve güvenlik kameralarının incelenmesi ile tek tek ortaya çıkmaya başladı. 14 ay önce İzmir’den Adana’ya nakledilen ve ’profesyonel tetikçi’ olarak bilinen Gültekin Alan’ın havalandırmaya çıkarken tuvalete gidip, olayda kullandığı tabancayı aldığı, kapıdaki bir infaz koruma memurunun başına tabanca dayayarak, baba ile oğluna evrak imzalatacağını söyleyip ölüm tehdidiyle koğuşlarının kapısını açtırdığı, ardından ikisine de kurşun yağdırdığı belirlendi. Alan’ın, infaz koruma mumurunu rehin alıp, kapıyı açtırdıktan sonra Ahmet Suphi ile babası Necmittin Altındöken’i vurmasının 13 saniye sürdüğü belirlendi.

Azmettiren var mı?

Katil zanlısı Gültekin Alan’ın cinayetten sonra bir süre direnip vakit geçirdiği, sonra da silahı infaz koruma memurlarına verip teslim olduğu anlaşılırken, tabancanın cezaevine nasıl ve kim tarafından sokulduğuna ilişkin kesin bir bilgiye henüz ulaşılamadı. Gültekin Alan’ın cinayeti kendi inisiyatifiyle mi işlediği, bir başka kişi tarafından azmettirilmiş olabilme ihtimali de değerlendiriliyor. Bu nedenle, cezaevi personelinin zaman zaman 2’nci kez ifadelerine başvuruluyor.

Gardiyan da rehin alınmış

Gültekin Alan'ın, olaya müdahale eden infaz koruma memurunu 2.5 saat rehin aldığı, ağır yaralanan baba ile oğlunun hastaneye sevkinin ise saldırganın tehditleri nedeniyle geciktiği ileri sürüldü. Ahmet Suphi Altındöken’in zamanında hastaneye sevkinin yapılması halinde kurtulabileceği, ancak aşırı kan kaybettiği de konuşulan iddialar arasında yer alıyor.

Cezaevlerini dolaşmış

Tokat’ta merkeze bağlı Emirseyit Beldesi’nden olan ve 11 yıldır çeşitli cezaevlerinde yatan Gültekin Alan’ın cinayet, sahte para, suç örgütü kurma gibi çeşitli suçlardan dolayı toplamda 50 yıl hapis cezası bulunuyor. 3 kız babası olduğu öğrenilen şüphelinin daha önce sırasıyla Zile, Tokat, İzmir ve son olarak ise Adana F Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edildi. Tokat’ta gazino işletmeciliği yapan babası Necmi Alan’ın ise önce hesap yüzünden tartıştığı bir müşteriyi öldürmek suçundan 2 yıldır Tokat Çamlıbel Cezaevi’nde olduğu öğrenildi.

Kardeşi: Abimle gurur duyuyorum

Şüpheli Gültekin Alan kardeşi ise "Ben olayı avukatımızdan duydum. Sonra arkadaşlar haber verdi, internetten duydum. Memleket herkesin durumunu biliyor. Gurur duyulmayacak bir şey değil ki. Ben ağabeyimle hep gurur duydum. Ağabeyim 11 senedir cezaevinde" dedi.

Amcası: Bireysel intikama karşıyım

Gültekin Alan’ın aynı beldede yaşayan amcası Taşkın Alan ise, "Keşke böyle olmasaymış. Zaten devlet o adamın cezasını vermiş. Bireysel intikam işine ben şahsen karşıyım" dedi. Yeğeni Gültekin Alan’ın 3 kızı olduğunu ve çocuklarından 11 yıldır ayrı olduğunu belirten Taşkın Alan, "3 kızı çocuğu var. O çocuklar gözünün önüne gelmiştir onun. O davadan ötürü yapmıştır" diye konuştu.

Adana Kürkçüler Cezaevi

Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi, E tipi ve açık cezaevinin bulunduğu kente 18 kilometre uzaktaki kompleksin 34 dönümlük bölgesinde yer alıyor. F Tipi 20 bin metrekare alana sahip ve 3 bloktan oluşuyor. Mahkumlar 103 adet 3, 59 adet tek kişilik hücre ve koğuşlarda kalıyor. Mahkumların aileleri ile görüşleri kırılmaz şeffaf camlı kabinlerde telefonla yapılıyor. Cezaevinin çevresi 4 metre yükseklikte duvarlarla çevrili. Hastalanan mahkumların dışarıya sevkinde yaşanabilecek kaçma girişimleri nedeniyle, cezaevi içinde tıp doktoru ve diş hekimi bulunan sağlık merkezi var.

“Babasının öldürüldüğü doktor kontrolünde söylenecek”

Ahmet Suphi Altındöken’in boşandığı eşi Neslihan’ın avukatı Ebru Çatıkkaş, 6 yaşındaki erkek çocuğun soyadının değiştirilmesi için açtıkları davanın devam ettiğini belirterek, "Müvekkilim gazetecilerle görüşmek istemiyor. O da olayı basından öğrenmiş. Çocuklarının durumdan şu an için haberi yok. Neslihan, doktor kontrolünde çocuğa babasının öldüğünü söyleyecek" dedi.

Aslan ailesi, Özgecan’ın mezarını ziyaret etti

Adana’da öldürülen Ahmet Suphi Altındöken’in katlettiği üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın ailesi, kızlarının mezarını ziyaret etti. Mersin Şehir Mezarlığı’ndaki Özgecan’ın mezarına giden baba Mehmet, anne Songül ve abla Beste Aslan dua etti. Anne Songül Aslan kızının mezarını temizleyip dua okurken, baba Mehmet ise kızının anıt mezarını öptü. Abla Beste de ziyaret boyunca gözyaşı dökerek dualar okudu. Acılı anne baba, yanlarında getirdikleri çiçekleri de kızlarının anıt mezarına bıraktı.

"Cani de olsa, katil de olsa, Allah rahmet eylesin"

Haberi internette görünce her zamanki gibi asparagas olduğunu düşündüğünü ifade eden baba Mehmet Aslan, şunları söyledi:

"Acaba doğru mu diye hiçbir yere sormadım. Cani de olsa, katil de olsa, Allah rahmet eylesin. Katilleri bile savunuyormuşum gibi görünmesin. Sonrasında yüzlerce olay tekrarlandı. Binlerce, dünyada milyonlarca böyle insan var. Adaletin bu şekilde tecelli etmiş olması da manidar. Hukukun üstünlüğünün olduğu, herkesin can güvenliğinin sağlandığı bir devlet kurumunda böyle bir şeyin olmasına çok sevinmiyorum. Onların ömür boyu ceza almaları ile zaten adalet tecelli etmişti. Özgem edebiyata uğurlandığında herkes bu bir milat oldu demişti. Demek ki olmamış. Milat olabilmesi için bütün insanların topyekun bir sevgi ve barışın tesisi edilmesi, sevgi seferberliğine girilmesi gerekiyor. Bütün Özgecanların ruhlarının şad olması, cennetin en güzel köşelerinde olduklarına inanıyorum."

"Ne üzüldüm, ne sevindim"

Anne Songül Aslan ise, "Allah herkesin yardımcısı olsun. Ben öldüğünü öğrenince ne üzüldüm ne sevindim. Çünkü benim kızım gelmeyecek, bunun bilincindeyim. Benim kızım bir melek. Allah onun da yardımcısı olsun. Hem bu dünyasını hem öbür dünyasını mahvetti. O da bir insan ama bir şey diyemiyorum. Allah yardımcısı olsun diyorum sadece. O da bir canlı sonuçta. Onun da bir canı var. Sevindim de diyemem üzüldüm de diyemem. Toplumumuzda bu tür insanlar çok fazla" diye konuştu.

Özgecan’ın babası canlı yayında konuştu

Özgecan Aslan’ın babası Mehmet Aslan CNN Türk’te Saynur Tezel’in sunduğu Günlük programına konuk oldu. Mehmet Aslan, Özgecan’ın katili Suphi Altındöken’in cezaevinde öldürülmesiyle ilgili açıklamalarda bulundu.

“Onu affedecek kuvveti kendimde bulamıyorum” diyen Özgecan'ın babası Mehmet Aslan, "İyi oldu" yorumlarına ise karşı çıkarak, "Bunu demeyin. Herkes kendi sorumluluğunu görsün" diye konuştu.

Aslan, Suphi Altındöken'e mezar yeri bulunamaması içinse, "Ya bir dağ başına, ya bir ovaya ama gömülmesi gerekiyor. Gitsin herkes okusun, dua etsin demiyorum. Ama Allah rahmet eylesin diyorum başka ne diyebilirim. Her şey takdiri ilahi" ifadelerini kullandı. Acılı baba kızının katledilişini ‘yeni bir günün doğumu’ olarak görmek istediğini aktardı. O kişinin, ya bir dağ başına ya bir ovaya gömülmesi gerekiyor. Allah rahmet eylesin diyorum başka ne diyebilirim. Her şey takdiri ilahi…

Ağırlaştırılmış müebbet

Geçen yıl 3 Aralık’ta Tarsus 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan son duruşmada Özgecan Aslan’ın katil zanlısı Ahmet Suphi Altındöken ile babası Necmettin Altıdöken ile arkadaşı 20 yaşındaki Fatih Gökçe, ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı. Ayrıca tecavüz ve diğer suçlardan da minibüs şoförü Ahmet Suphi Altındöken’e 27, arkadaşı Fatih Gökçe’ye 24 yıl hapis cezası verildi.

İddianemaede korkunç detaylar

Özgecan Aslan cinayeti Türkiye'yi sarsmıştı. İddianamede korkunç detaylar yer almıştı.

Özgecan'ın öldürülüp yakılmasına ilişkin üç sanık hakkında hazırlanan iddianamede bu cinayetin, “saldırganın cinsel saldırı eylemini işleyememekten duyduğu infial” ile gerçekleştirildiği ifade edildi. Özgecan’ın boğazına isabet eden 11 bıçak darbesinden sekizinin ayrı ayrı ölümcül olduğu anlaşıldı. Savcı Ayhan Akyol, “İşlenen suçun insanların güven duygusuna, toplumun ortak değer yargılarına, vicdanına vermiş olduğu zarar ile toplumda meydana getirdiği infial göz önüne alınarak” cezada indirim yapılmamasını ve alt sınırdan uzaklaşılarak, üst sınırdan ceza verilmesini istedi.

İddianameye göre Özgecan Aslan ve arkadaşı B.N.G. ile Tarsus’taki bir alışveriş merkezinde gezdikten sonra saat 20’de buradan çıkıp otobüs durağına gitti. Aslan, şüpheli Ahmet Suphi Altındöken’in kullandığı minibüse binip evinin bulunduğu Mersin yönüne devam etti. Araç seyir halindeyken Altındöken’in güzergah değiştirmesi üzerine araçta kendisinden başka bir yolcu kalmadığını anlayan Arslan, “Senin niyetin ne de bu yola girdin” diye tepki gösterdi. İddianamede, şöyle devam edildi:

Boğazda 11 bıçak yarası

“Arslan’ın, şüpheliden aracı normal yoldan götürmesini istediği, kendisine yönelik cinsel saldırı ya da başka bir kötülüğü engellemek amacıyla aracın kapılarını açmasını, kendisini indirmesini istediği, şüphelinin aracı yolun kenarına tenha bir yere çekerek durdurduğu ve maktule cinsel saldırı amacıyla saldırdığı, maktulün direnip şüphelinin yüzünü tırnaklaması ve biber gazı sıkması üzerine cinsel saldırı eylemini gerçekleştiremeyeceğini anlayan şüphelinin maktulu darp etmeye başladığı, darbelerin etkisiyle maktulün araç koridoruna, demir aksanlara çarparak baygınlık geçirip yere düştüğü...”

Arkadaşını çağırdı

İddianameye göre Altındöken, genç kızın bayılması üzerine arkadaşı Fatih Gökçe’yi aradı ve yardıma çağırdı. Araç seyir halindeyken Aslan can havliyle ayağa kalktı. Aslan’ın minibüsün koridorunda, ayakta durduğunu gören Altındöken, eliyle vurarak, genç kızı tekrar yere düşürdü. Altındöken ve Gökçe’nin Kasım Ekenler Sitesi yakınlarında buluşarak, ne yapacaklarını konuşmak üzere Mersin Üniversitesi’ne ait ıssız ve tenha bir noktaya gitti. Bu sırada Aslan baygın vaziyetteydi. İddianameye göre iki sanığın Aslan’a cinsel saldırıda bulunup bulunmadığına ilişkin bir bulgu tespit edilemedi.

Altındöken’in isteği üzerine Gökçe, bir arkadaşını arayarak, 5 TL’lik benzin getirmesini istedi. Benzin geldikten sonra Gökçe evine dönerken, Altındöken de babası Necmettin’i arayıp evlerinin bulunduğu sokak başında buluşmayı önerdi. Baba oğul buluştuktan sonra onlara Fatih Gökçe katıldı. Baba Altındöken’in “Bakın, yaşıyor mu?” demesi üzerine yaptıkları kontrolde Arslan’ın yaşadığı ve sesler çıkardığı anlaşıldı. Gökçe’nin “Başladığın işi bitir” demesi sonrası Ahmet Suphi Altındöken’in boğazına defalarca bıçak saplayarak Aslan’ı öldürdü. Sonra da Aslan’ın bileklerini kesip torbaya koydu. Torbayı da evin bodrumundaki kullanılmayan tuvaletin içine saklayıp üzerine talaş döktüler. Daha sonra “kendi aralarında cesedi ve delilleri nasıl yok edecekleri konusunda konuşarak” cesedi yakmaya karar verdi. Gökçe bir benzin istasyonuna giderek, 40 TL’lik benzin alırken, baba oğul Altındöken de cesetle beraber Alman Mezarlığı denilen mevkideki dere kenarına geldi. Gökçe’nin yolu kolladığı sırada diğerleri benzinle cesedi yaktı.

“Amaç cinsel saldırıydı”

İddianameye göre, Aslan’ın vücudunda, tümü boyuna isabet etmiş 11 bıçak yarası vardı. Bu darbelerden sekizinden her biri ayrı ayrı ölümcüldü. Ancak solunum yollarında is bulaşığı saptanmadı. Bu da öldürüldükten sonra yakıldığı anlamına geliyor. İddianameye göre, “yanık nedeniyle sınırlı bölgelerden alınan sürüntü örneklerinde herhangi bir sperm hücresine rastlanmadı.” Bu da taciz veya tecavüz bulgusunun olmadığı şeklinde ele alınıyor. İddianamede, Altındöken’in “yol meselesinde dolayı Aslan’ı öldürdüğü” yönündeki beyanın “hayatın akışını aykırı olduğu” belirterek, “en azından teşebbüs aşamasında kalan bir cinsel saldırı olduğu” ifade edildi:

“Altındöken’in nitelikli cinsel saldırı eylemini işleyememekten duyduğu infial ile maktulü önce darp edip bayıltarak dirençsiz hale getirmesi, canlıyken maktulün ellerini kesmesi ve daha sonra boğazını çok sayıda bıçak darbesiyle keserek belli bir süre acı çektirerek öldürmesi ve daha sonra işlemiş oldukları suçlar ortaya çıkıp yakalanmasın diye maktulü yakması ve diğer suç delillerini yok etmeye çalışması göz önüne alındığında, canavarca hisle ve eziyet çektirerek kasten öldürme suçunu işlediği...”

Baba Altındöken ve Gökçe’nin şüphelinin suç işleme kararını kuvvetlendirecek söz ve davranışlarda bulundukları, Aslan’ın öldürüldüğü aracın başında ve yanında gözcü olarak bekledikleri, cesedin ve diğer delilerin ortadan kaldırılmasına yaptıkları iş bölümü gereği katıldıkları ifade edildi. Bu nedenle Ahmet Suphi Altındöken’in suçuna katıldıkları ve aynı cezaya çarptırılmaları gerektiği kaydedildi. İddianamede, alt sınırdan uzaklaşılarak ceza verilmesi istenerek, şöyle denildi:

“Şüphelinin suç işleme kastının yoğunluğu, suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, bilhassa toplu taşıma aracı içerisinde gerçekleşmesi, suçun önem ve değeri, işlenen suçun insanların güven duygusuna, toplumun ortak değer yargılarına, vicdanına vermiş olduğu zarar ile işlenen suçun toplumda meydana getirdiği infial göz önüne alındığında şüpheli hakkında ceza tayini yapılırken alt hadden uzaklaşılarak üst hadden ceza tayin edilmesi ve şüpheli lehine takdir indirimi nedenlerinin uygulanmamasına karar verilmesi...”
Editör: TE Bilisim