Son mülteci olaylarının yaşandığı Ege Denizi'nde bir çoğunu yaşamını yitirdiği kaçak göçmen faciasından kurtulanlar insanın içini ürperten gerçekleri anlattı.

 

"Tekneyi görünce binmek istemedik ama Kaçakçılar binmezsek bizi öldüreceklerini söylediler." "Mecburen bindik. Bir saat sonra tekne su aldı ve şiddetli bir dalgayla alabora oldu. Kızlarım gözlerimin önünde boğuldu." Bu sözler Türkiye'den Yunanistan'a geçmek isterken bindikleri tekne batan 22 yaşındaki Ciwane'ye ait.

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nden Ciwane Heme Tevfik Ebdulla, kazada üç çocuğunu kaybetmiş.

Ege Denizi, son yıllarda Orta Doğu ülkelerinden kaçan birçok göçmene mezar oldu.Son olarak Türkiye üzerinden Yunanistan'a geçmeye çalışırken bir geminin Didim yakınlarında batması sonucu çoğu çocuk ve kadın 46 kişi öldü.

Bu kazada ölenlerin tamamı Irak federal Kürdistan Bölgesi'nden geliyordu. Ciwane ile Hiva Heme Tevfik Ebdulla çifti, olayda hayatta kalan göçmenlerden.Ancak sevinemiyorlar. Zira kazada çocukları üç yaşındaki Jivan, iki yaşındaki Jale ve 9 aylık Jila'yı kaybetmişler.

İzmir'den telefonla konuştuğumuz 22 yaşındaki Ciwane, altı yıl önce kendisinde bir psikolojik hastalığın baş gösterdiğini, düzenli tedavi görmesi gerektiğini ancak uzun zamandır tedavi olamadığını söylüyor.

"KAÇAKÇILAR BİZİ ÖLDÜRECEKLERİNİN SÖYLEDİLER"

Hastalığından dolayı her ay 35 bin dinarlık (32 dolar) ilaç satın alması gerektiğini ama maaş alamadıkları için ilaç da alamadığını aktarıyor ve ekliyor:

"Çocuklarımızın daha iyi yaşam koşullarında büyümesi için, bir de daha iyi tedavi imkânlarına sahip olmak için bu yola çıktık." Ciwane çocuklarının gözünün önünde boğulduğunu anlatıyor:

"Balıklara yem olmasınlar diye ellerini bırakmadım. Soğuktu ve 3 saat 20 dakika denizin içinde çırpındık. Kimse yardıma gelmedi. Yardım geldiğinde ortanca kızım Jale halen yaşıyordu ama hastaneye yetişemedi yavrum."

Ciwan'ın eşi Hiva ise iki katlı teknede 70 kişinin olduğunu, sadece 26 kişinin kurtulabildiğini söyledi.

"TEKNENİN ÜST KATINA ÇIKTIK AMA ALT KATTA DA İNSANLAR VARMIŞ"

Kendilerini Yunanistan'a götürecek kaçakçılarla İstanbul'da iletişime geçtiklerini ve kişi başı 1500 dolar ödediklerini belirtiyor.

İzmir'e gitmek için 15 kişilik bir minibüse 37 kişinin bindirildiğini aktaran baba, 05:00 gibi İzmir'e geldiklerini ve kıyıda iki katlı küçük bir tekneye zorla bindirildiklerini anlatıyor: "Tekne çok küçüktü. Biz binmek istemedik. Tehdit ettiler. Biz üst kat çıktık, sonra öğrendik ki alt katta da bir sürü insan varmış. Teknedekilerin tamamı Irak'tan gelen Kürtlerdi. Boğulanların çoğu ise alt kattakilerdi."

"KÜRDİSTAN'DA UMUDUMUZ TÜKENMİŞTİ"

Neden bu riskli yolculuğa çıktıklarını sorunca, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde çok ciddi ekonomik ve siyasi sorunların baş gösterdiğini ayrıca eşinin tedavisi için gitmek zorunda kaldıklarını anlatıyor:

"İşsizdim. Eşim hastaydı. Paramız yoktu, Kürdistan'da umudumuz tükenmişti. Siyasiler bu sorunu çözmek için ciddi girişimlerde bulunmuyorlar. Herkes kendisini düşünüyor. Ben de eşimi ve çocuklarımı düşünmek zorundaydım.

"Arabamı sattım ve bir umutla yola çıktım. Ancak Ege üç çocuğumu aldı."

"Üç saat boyunca eşimle birlikte çocuklarımızın elini bırakmadık. Çok çaresizdik. Hiç kimse yardımcı olmadı. Türkçe bilmediğimiz için çocuklarımızın cesedinin hangi hastaneye götürüldüğünü bilemedik. bugün öğrendik ki İzmir Adli Tıp Kurumu'na götürmüşler kızlarımı." Hiva, bir başka aileden altı kişinin hayatını kaybettiğini anlatarak denizde büyük bir dram yaşandığını söylüyor.

Çocuklarının cenazesiyle Süleymaniye'ye dönecek olan çift "Biz artık Kürdistan'da kalmak istemiyoruz" diyor.

ENGELLİ ÇOCUĞA TEDAVİ İÇİN

Bu olayda 6 yaşındaki kızları Jivan'ı kaybeden Karzan Cemal Mustafa ve eşi Şoxan ise engelli olan 10 yaşındaki oğulları Jiyar'ın tedavi etmek üzere Almanya'ya gitmek için bu yola koyulmuşlar.

Hasta çocuklarını tedavi etmek için çıktıkları umut yolculuğu kızları Jivan'ın ölümüyle sonlandı.

Konuştuğumuz genç çift yaşadıkları olayı ağlayarak anlatıyor.

Karzan da bu krize dikkati çekerek 13 yıl Peşmerge olarak görev yaptığını ve krizden dolayı oğlunun tedavisinin aksadığını anlatıyor.

Onlar da İstanbul'da kaçakçılarla iletişime geçip beş gün kaldıktan sonra İzmir'e gitmişler.

"YÜZME BİLMEK ÇÖZÜM DEĞİL SOĞUKTAN YÜZEMİYORDUK Kİ"

Şoxan ise hasta çocuğunu tedavi etmek için çıktıkları umut yolculuğunda kaybettiği kızının yasını tutuyor.

Konuşurken ağlayan genç anne, denizde kızının elini tuttuğunu ama çocuğunun boğulduğunu hıçkırıklar arasında anlatıyor.

"Yüreğim yanıyor, kızımı, yavrumu karanlık sular aldı. Bir anda karanlığa gömüldük. Kıyamet gibiydi. Herkes çığlık çığlığaydı. Sesimizi kimse duymadı. Kızım gözlerimin önünde öldü. Neden bu durumlara düştük? Hükümet başkanımızın babamız gibi olması gerekir ama yok maalesef onlar sadece kendi çocukları için çalışıyor. Halkın ne durumda olduğunu görmek istemiyorlar" sözleriyle Kürt yönetimine sitem ediyor.

Kürdistan'a dönmek istemediğini söyleyen genç kadın "Kızım olmadan ben nasıl oraya geri dönerim" diyerek ağlıyor.

 

(Kaynak: BBC Türkçe)

Editör: TE Bilisim